
GÜNLÜK TADINDA
Bugün kendimiz için neler yapabiliriz_?
Diye söze başlayarak düşüncelerimin içime sığmadığı
bir gün daha dilimin döndüğünce kağıda birşeyler karalıyorum
Ve günlük tadında bir yazı daha yazıyorum ..
Neden;yaşamı mutluluğu garip bir şekilde erteler ken hala mutlu olmayı bekliyorsunuz
Eflatun''a sormuşlar;İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir ?
Eflatun tek tek sıralamış, Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler. Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta, ne bugünü, ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış GİBİDE ÖLÜRLER
Günün ilk ışıklarına uyandım bugün. Hatta ,henüz doğmamış ışıklara;) Günün ilk saatlerinde uyandım ve erken olduğunu fark edince yatıp yatmama arasında gidip gelirken yatmadan cama doğru yanaştım ne görkemli bir görüntü şu mutluluğu huzuru daha önce yaşamaktan kim alıkoymuştu ki beni benden başka …Güneş ayrı bir güzellikte doğmuştu sanki fakat güneşin farklı doğması değil di olay benim güneşe farklı bakabilmem yakın olabilmemdi içimdeki neşenin sebebi.
Hemen gidip sıcak bir kahve ile bunu dahada keyiflendirdim …
Güneşin doğuşundan gözlerimi ayırdığım ara sezis sakin sokakalara daldı gözlerim her şey ne kadar da hoş geliyordu gözüme bir okadarda büyülü!!
Dünya üzerinde hiçbir canlının bahşedemeyeceği işaa edemeyeceği iki bacağa sahip olabilmenin verdiği huzur ile kahvaltı ve birkaç hazırlıktan sonra emin önü iskelesine doğru koyuldum yola…Ve aklıma usul usul yürüken gözüme ağlayan kendini yerden yere vuran öfkeli bir insan profili takıldı yanlarına ilerleyip sohbet ettiğim de ise gece yapılan bir araba soygunundan geriye kalan görüntü ile baş başa kaldığımı fark ettim ve sorguladım kendi kendime az önce de dediğim gibi HİÇ BİR CANLININ İŞAA EDEMEYECEĞİ İKİ BACAĞA VE NİCE GÜZEL ÖZELLİKLERE SAHİP İKEN MUTLULUĞU NEDEN 4 TEKER ÜZERİNE BAĞLARIZ ACABA??
Mutluluğu yakalamak için birilerinin mutlulğunu elinden almayı amaç edinmiş bir zihniyet piyasada çalabilecek bir şey kalmadığında ne yapacam acaba diye sorguladımı acaba hiç kendini 
Neyse bu derin düşünceden sıyrıldığımda emin önünde vapura binme vaktimin geldiğini fark ettim ve boş bulduğumda koştuğum her zamanki yerime kuruldum gene.
Ne eşsiz bir manzara o deniz ve,boğaz ama bu kadar güzellik içerisinde vapurda gördüğüm manzara dikatimi çekti bu defa asık suratlar ….O eşsiz manzaradan kendini mahrum brakıp bir an bile sorunlardan uzaklaşamayan insan sürüsü neden mutluluğa bu kadar aç olduklarını haykırıken şu kısacık anı bile kendilerine çok görürler hiç anlamam…Ne zamandır çözemedikleri sorunları 15 dk da o anmı çözeceklerdi yoksa her zamanki gibi çaresizlik kuyusu içinde çırpınmaya devam edip birinin onları gelip o kuyudan çıkartmasınımı bekleyeceklerdi..

Neyseki eşsiz güzel bir yüz ve tebessümle ruhum biraz daha huzur buldu evet eşsiz bir yüz diyorum bir okadar sevimli
karşıma elinde koca bir poşet selpak ile oturuverdi. Çok geçmeden; çalışan bir aileye sahip henüz 10 yaşında okuyan ve hafta sonlarını bu şekilde okul masraflarını çıkartrabilmek için çalışan biri olduğunu öğrendim.Bazen gördüklerim ve ondan duyduklarım beni hüzünlendirse de bir çok insanın olumsuzluk olarak değerlendirebileceği hayat şartlarına sahip olan küçük bey de ki neşe ,o yaşta bir çocukta mevcut olan özgüven,inanç ,mutluluk ve azim beni daha da canlandırdı.Büyülü boğaz manzarasına birde küçük bir masal perisi eklendi sanki :) yani periler ,prensler tüm güzellikler aramızda iken bunları görememe çabası içerisine girenlere şaşıyorum doğrusu…
Evet farklı, bir okadar da güzel bir tecrübe ile ayrıldığım deniz yolculuğu sonrasında ;Kadıköy islkelesine doğru inip çevremizdeki bir çok insan gibi samimiyet ,saygı,sevgi bekleyen ...
bekleyen diyerek bu konuyada küçük bir vurgulama yapıyorum çünkü çevremizde sevgi,saygı gibi değerleri paylaşmaya layık bir çok insan ve yakınlarımız olmasına rağmen ;Çevresindekileri ihmal ederek tanımadığı insanlardan bu değerleri içeren beklentiler içine girenleride anlayamıyorum...
Neyseki farklı güzel bir tecrübe daha edinip indiğim kadıköy feribotu sonrasın da;o günü beraber geçirmeyi planladığım dostlarımla buluştum ..Ve günümüzü diğer günler gibi güzel bir anı daha geride bırakarak sıcak bir kucaklaşma ile sonbuldururken eve dönüş için yola koyuldum ve nasıl geçtiğini bile anlamadığım güzel bir günün ardınndan kendimi evin kapısında buluyorum .Kapıyı cır cır bir sesle açan güzel yeğenimin hala diye kucağıma zıplamasıyla evime bir giriş yapıp evdekileri de aynı enerji ile kucaklıyorum ve huzur buluyorum. ''HUZUR BULUYORUM!''
Çünkü;Mutluluğu uzaklarda aramıyorum ayağıma çağırmıyorum ben mutluluğa koşuyorum;)
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.(ATAOL BEHRAM OĞLU)
SELVİ SÜMEYYE ÇALIŞKAN..
